Thursday, September 4, 2014

Okçuluğa Başlangıç


Öncelikli nasıl başladı bu macera? Askerlik yaptığım sıralarda atış yapmanın hedef vurmanın ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu fark ettim. Ama malumunuz G 3 piyade tufeği çok da iyi bir silah değildi. Daha kusursuz bişey bulmalıydım. Daha sessiz, daha hafif, daha eğlenceli, atışımı görebildiğim... Tabi ki de kararımı vermiştim bile. Her zaman okçuluğa merak ve saygı duymuştum ama bir türlü o patlamayı yapamıyordum. Sonunda oldu dedim başlıyorum. İlk iş bu fikrimi daha önceden bu işe girişmiş olan kuzenime açtım. Sağolsun sonuna kadar destekledi. Ama madem başlıyoruz orjinal bir şekilde başlayalım. Her yerde olimpik yay veya makaralı yay satılırken neden yıllarca avrupaya diz cokturmus kendi silahımızı kullanmıyorduk ki? Sorduk soruşturduk. Meğer bizim gibi düşünen başkaları da varmış ki bu işe atılmışlar. Hemen siparişini verdik yaylarımızın. Ben benim yayıma ilk görüşte vuruldum. Evet oydu aradığım. Tam ama tam o.



Bu esnada oklarımızında siparişlerini verdik. Madem geleneksel osmanlı yayı kullanıcaz oklarımızda karbon yada alaminyum değil ahşap olmalıydı. Ufak bir araştırma sonunda okların çok pahalı olduğunu fark ettik. Aslında çok da pahalı değil ama yine de acemi bir okçu için biraz yüksek fiyatlarda. Bizde bir kısım antreman oklarını aldık. Diğerlerini de yurtdışından sipariş ettik. Nerdeyse yarı fiyatına geldi. İlgilenen olursa yardımcı olabilirim.

Yay yolda ok da geliyor. Tek eksiğimiz zihgir. Bir türlü aradığımız gibi bir zihgir bulamadık. Şimdilik plastik gibi bir malzemeden yapılmış zihgir bulduk. Kurban bayramını bekliyorum artık. Kendi zihgirimi yapmaya çalışacam. Elbet bi sanatı vardır ama çokda zor olmasa gerek.

Öyle bir zamanlama ile üst üste yaylarımız da oklarımızda geldi sonunda. Elime aldığım da fark ettim. İçimde ki boşluğun dolduğunu. Artık yayımla bir bütün olmuştum. Ve bir adı olmalıydı. Attığı okları yıldırım gibiydi. Müthiş ve görkemliydi kendisi. Adı Kara Şimşek olmalıydı. Her atışımda hissediyorum. Evet bu yayın bir ruhu olmalı...

No comments:

Post a Comment